Yalan yere şahitlik yapmak, haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarmaya çalışmaktır ve Peygamberimizin ifadesi ile büyük günahların en büyüğüdür.
Peygamber Efendimiz bir gün ashabına üç defa:
“Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi?” buyurdu. Ashab,
“Evet, bildir, ey Allah’ın Resulü!” dediler. Peygamberimiz,
“Allah’a şirk koşmak, anaya, babaya eziyet etmektir.” dedi. Sonra dayandığı yerden doğrulup oturdu ve
“İyi dinleyin, bir de yalan yere şahitlik etmektir.” buyurdu ve bunu birkaç defa tekrarladı.
Yalan yere şahitlik yapan kimse, kendisini lekeleyen, başkasının dünyası için ahiret hayatını karartan kişidir.
O, şahitlik yaptığı kişinin zulmüne yardım etmiş, aleyhine şahitlik ettiği kimsenin zulme uğramasına, bile bile onun hakkının çiğnenmesine sebep olmuştur.
Çünkü o, söylemiş olduğu yalanla hakkı gizlemiş, adaletin ortaya çıkmasına engel olmuştur.
Böyle yapmakla kendi eliyle kendisini cehenneme atmıştır. Nitekim Peygamberimiz bu gibiler hakkında şöyle buyurmuştur:
“Yalancı şahide, adımını yerinden atmadan Allah cehennemi vacip kılar.”
Oysa Müslümana düşen, doğru şahitlik yapmak ve adaletin yerini bulmasına yardımcı olmaktır.
Kişi doğru şahitlik ederse, zalimi zulmetmekten kurtarır, mazlumun da hakkının korunmasına vesile olur. Bu sebeple Müslüman, Kur’an’ın, “Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar.” (Bakara 281) emrine uymalı, bana ne, deyip görevden kaçmamalıdır.
Şahitlik yapması için çağrılan kimse gidip, görüp bildiklerini doğru olarak anlatmazsa, hakkın zayi olmasına sebebiyet verdiğinden sorumlu duruma düşer ve günah işlemiş olur.
Peygamberimizin şu uyarısına kulak verelim. Buyuruyor ki;
“Tanıklık için çağrıldığı zaman bildiğini gizleyen yalan yere şahitlik yapmış gibidir.”
Şu ayet yalan yere şahitlik yapmaktan sakınmamızı emrediyor:
“Yalan sözden, yalan yere şahitlik etmekten sakınınız,” (Hacc 30)
Yalan yere şahitlik yapan üç günah kazanır:
1. Yasağa uymayıp yalan söylemiştir.
2. Zalime yardım etmiştir.
3. Mazluma haksızlık yapmıştır.