Sünnetin dindeki yeri ve önemi

Sünnetin biri sözlük, diğeri de dinî olmak üzere iki anlamı vardır.

Sünnet sözlük anlamı, yol ve âdet demektir. Bazı ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde geçen “sünnet” kelimesi bu anlamdadır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır;

Allah size bilmediklerinizi açıklamak ve sizi, sizden öncekilerin sünnetlerine iletmek ve günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah Alîm ve Hakîm’dir.” (Nisa 4/26)

Ayet-i kerimede geçen “sünnetleri” kelimesi “yolları” demektir.

Peygamberimiz de,

Her kim İslam’da güzel bir sünnet (çığır) açar da kendisinden sonra onunla amel edilirse, o kimseye bu sünnetle amel edenlerin ecri kadar sevap yazılır, amel edenlerin ecrinden de bir şey eksilmez. Her kim de İslam’da kötü bir sünnet (çığır) açar da kendisinden sonra onunla amel edilirse o kimseye açtığı bu çığırla amel edenlerin günahı kadar yazılır, amel edenlerin günahlarından da bir şey eksilmez.” buyurmuştur.

Hadis-i şerifte geçen “sünnet”, yol, çığır anlamındadır.

Buna bir örnek vermek gerekirse, bir kimse bir yerde fakir ve yoksulları bayramlarda, mübarek gün ve gecelerde giydirmek, yedirip içirmek gibi bir çığır açarsa, açtığı bu çığır devam ettiği sürece hem bu çığırı devam ettirenler hem de bu çığırı açanlar aynı ecir ve sevabı alırlar.

Bunun gibi bir yerde kumar oynama gibi kötü bir âdet ihdas eden kimse veya kimseler de aynı şekilde burada kumar oynandığı sürece hem oynayanlar hem de bu kötü çığırı açanlar aynı günaha girmiş olurlar.

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz sünnetin dinî anlamıdır.

Sünnetin dinî bakımdan biri fıkıh, diğeri de fıkıh usulü olmak üzere iki türlü anlamı vardır.

Fıkıh açısından sünnet, farz ve vacip olmayan ancak işleyene sevap, terk edene -kınansa ve azarlansa da- ceza gerekmeyen dinî bir hükümdür. “Şu iş sünnettir.” dendiği zaman farz veya vacip değildir.” demektir. Öğle namazının sünneti gibi.

Fıkıh usulü açısından sünnet, Peygamberimizin Kur’an dışındaki söz ve davranışlarıdır.

Buna göre sünnet dinî hükümlerin kaynaklarındandır. Dinî hükümlerin birinci kaynağı kitap yani Kur’an, ikinci kaynağı ise sünnettir. Müctehid âlimler Kur’an gibi sünnetten de dinî hükümler çıkarmışlar ve Kur’an’ı anlamak için gerektiğinde sünnete başvurmuşlardır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz