İslam nedir kısaca

İslam, Allah’ın insanlar için seçtiği dindir. Kulun yaratılışına uygun ve onun hayrı için ortaya konulmuş ilahi kanunların bütünüdür. İslam, İman ile aynı anlamda kullanılmaktadır. İman, Allah’ın varlığına birliğine ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve resulu olduğuna inanmak, bunu kalbiyle tasdik, diliyle ikrar etmek demektir. Bütün Peygamberler İslam dini üzerine gönderilmişler, ancak İslam son Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) ile katî şeklini almıştır. Buna inanıp, Peygamberimizin bildirdiği her şeyi açık ve gizli olarak kabul eden, Allah’a itaat edip, emirlerine boyun eğen kişiye müslüman denilir. İslâmın beş şartı vardır. Bunlar Kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Bunları gücü yeten her müslümanın yerine getirmesi şarttır.

İslam dini bütün insanlığın dinidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de “Allah katında din İslam’dır” buyurulur. İslamiyeti kabul etmeyen kimseye gayr-ı müslim yani kâfir denilir.

Başka bir ayetyi kerimede, “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

islamın itikati, ameli ve ahlaki hükümleri vardır. Kaynağı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünnetidir. İyice öğrenilip yaşanması halinde dünya ve ahiret mutluluklarına kavuşur.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN DİLİNDEN İSLAM, İMAN VE İHSAN NEDİR?

Ömer ibnü’l-Hattâb (r.a) şöyle buyurmuştur:

Bir gün Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in huzur-iâlîlerinde bulunduğumuz bir esnâda, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hâli olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber Efendimiz’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Allah Rasûlü’nün dizlerine dayadı, ellerini dizlerinin üstüne koydu ve:

“–Ey Muhammed, İslâm nedir?” dedi.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):

“–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular. Adam:

“–Doğru söyledin.” dedi. Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam:

“–Peki, îman nedir?” dedi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):

“–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular. Adam tekrar:

“–Doğru söyledin.” diye tasdik etti ve:

“–Peki, ihsân nedir, onu da anlat” dedi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):

“–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. Adam yine:

“–Doğru söyledin” dedi, sonra da:

“–Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v):

“–Kendisine soru sorulan, bu hususta sorandan daha bilgili değildir!” cevabını verdi. Adam:

“–O hâlde alâmetlerini haber ver.” dedi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):

“–Annelerin, kendilerine câriye muâmelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başıkabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binâlar yapma husûsunda birbirleriyle yarışmalarıdır” buyurdular.

Adam, kalkıp gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v):

“–Ey Ömer, soru soran kimdi, biliyor musun?” buyurdular. Ben:

“–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dedim. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):

“–O, Cebrâil (a.s.) idi, size dîninizi öğretmeye geldi” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Krş. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbn Mâce, Mukaddime, 9)

İslâm’ın özü, denebilecek bu hadîs-i şerîf çok mühimdir. Önce îmân, sonra ibâdetler, daha sonra da tasavvufî bir terbiye ile elde edilebilecek olan ihsân kıvâmı… İşte İslâm’ın bir bütün olarak kısaca târifi…

İnsanların, ana-babalarına hürmet etmeyip onlara kötü davranmaları, birbirleriyle dünyalık yarışına girerek her şeyi bu dünyadan ibaret zannetmeleri ise kıyâmet alâmetlerindendir. Hatta “Bu durum bir toplumun kıyâmetidir” demek bile mümkündür.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz