Hata yaparken özür dilemeyi bilmeliyiz

Hata yaparken özür dilemeyi bilmeliyiz

İlk insandan itibaren insanın kaderine hata yapabilir olmak yazılmıştır. Hz. Âdem unutarak hata işlemiş, sonrasında pişman olup haddini bilerek, insan olarak yaratılmanın kabulü içinde özür dilemişti. İnsanın insan olması ve cennet ile cehennem arasnda bırakılması da bu nedenleydi. Şeytan da hata yapmıştı, ama özür dilemedi ve kendi haklılığını gerekçelendirme yolunu seçti. Kendisinin daha üstün olduğunu düşündü. Kendi davranışına gerekçe olarak insanın çamurdan, kendisini ateşten yaratıldığı için üstün olduğunu ve secde etmemesine bunun gerekçe olduğunu ileri sürdü. Bu senaryo insan ilişkilerinde hata yaptığımızda hangi yolu tercih ettiğimize bağlı olarak her gün yeniden yeniye yaşanıyor. Ya hata yaptğımızı kabul edip sınıyoruz. Ya da kendi haksızlığımıza kendimizi de inandrmak istercesine gerekçeler bahaneler uyduruyoruz. Bahanelerin arkasına sığınarak kaçıyoruz. Hata yapmak mı kötü, hata yapmadan iddia etmek ve özür dilemek yerine bahaneler üretmek mi? Kesinlikle ikincisi kötü olan. Kaçmak ve benliğimizi savunmak…

Oysa hata yaptığımız insanın kalbini kıran, yanlışın kendisi değil. Yapılan yanlıştan geriye dönülmemesi ve yanlışın gerekçelendirilmesi, üstüne üstlük yanlış yapılmaya gerekçe olarak da karşı tarafın gösterilmesi. Hata yaparken özür dilemeyi bilmeliyizÖzür dilemek kısa yoldur. Hatalar ancak bu şekilde insana bir şeyler öğreterek insan hayatında bir anlam kazanır. Mesela geç kalan bir insan düşünelim. Geç geldiği halde, suçlu sizmişsiniz gibi, üstüne üstlük hiç oralı olmadan yüksek sesle sizi haksz çıkardığını düşünelim. Bekleyen insanın duymak istediği bu mudur acaba? Üste çkmak yerine özür dilenebilse, bekleyen tarafın gönlü alınsa daha insanca davranılmış olacaktır. Bu kişi evde eşini bekleyen bir kadın, bayramda çocuğunu bekleyen bir ihtiyar, arkadan bekleyen bir adam olabilir…

Özrün özür olabilmesi, içinde pişmanlık taşımasıyla ilgilidir. İçinde samimiyet olmayan özür, özür sayılmaz. Ama ne olursa olsun, özür dileme tavır, yanlışı olan savunmaktan her zaman daha ileride bir duruştur. Hatalarn savunma derdine yalancı olan insanlar anmadan geçmemek lazım. Egonun kendini savunmak adına birbiri ardına dizdiği yalanlara, bir süre sonra kendisi de inanmaya başlar. Küçük bir yanlıştan kaçan insan, daha büyük yanlışların içine böylece düşmeye başlar. Aynen şeytanın düştüğü gibi, cennetten kovulmasına neden olan, lanetlenmesine neden olan büyük hatayı yaptı, kötü olanı seçti, kendi hatasını kabul edip özür dilemek yerine, savundu ve rahmetten kovuldu. İnsan olarak doğmamız insan olarak kalmamıza yetmediği için, insan olarak kemale ermenin yolu da hata yapmamaktan değil, yaptığımız hatalardan pişman olarak Yaratıcımıza sığınmaktan geçiyor olsa gerek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz