8 Mart 2019 Cuma hutbesi yayımlandı

Diyanet İşleri Başkanlığı yayımlanan 8 Mart 2019 Cuma Hutbesinin konusu ne? Her cuma günü olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu haftanın Türkiye Geneli cuma hutbesi konusu belli oldu ve yayımlandı. İşte 08.03.2019 Cuma günü Türkiye geneli bütün camilerde okunacak Diyanet Cuma hutbesi ile cuma günü ve namazı hakkında tüm ayrıntılar.

Bu hafta okunacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından merkezi olarak hazırlanan Türkiye Geneli Cuma Hutbesinin konusu İYİLİK PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR.

Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimizin Medine’ye hicret etmesinin üzerinden dokuz yıl geçmişti. İslam dini dalga dalga yayılıyor, imana susamış gönüller Medine’ye akıyordu. Vâbisa isimli bir kişi de Müslüman olmak için Medine-i Münevvere’ye koşanlar arasındaydı. Kelime-i şehâdet getirip İslam’la şereflenen Vâbisa, Resûl-i Ekrem’e iyilik ve kötülüğün ne olduğunu sordu. Peygamberimiz (s.a.s), üç parmağını birleştirip Vâbisa’nın göğsüne dokunarak şöyle cevap verdi: “İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir. Kötülük ise insanlar sana fetva verseler bile, gönlünü huzursuz eden ve içinde kuşku bırakan şeydir.”1

Kıymetli Müminler!
Hayat rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman etmektir. İmanına salih amelleri yoldaş eylemektir. Sevdiği maldan yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, hasılı bütün ihtiyaç sahiplerine harcamaktır. Namazı kılıp zekâtı vermek, verilen söze sadık kalmaktır. Darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabretmek, bollukta ve sağlıkta şükretmektir.2

Değerli Müslümanlar!
İyilik, insanın bu hayattaki en önemli kazancı, en değerli mirasıdır. İyilik, merhametli bir yüreğin sesine kulak verip yetime kardeş, yoksula sevinç, mülteciye ve muhâcire ensâr olmaktır. Mazluma elini, evini, gönlünü açmaktır. Tabiatı korumak, bir karıncayı bile incitmemektir. Yaratılan her bir cana Yaratıcı’sının hürmetine şefkatle davranmaktır. İyilik, ekmeği, duayı, sevgiyi ve kederi paylaşmaktır.

Aziz Müslümanlar!
Mümin, Rabbinin rızasını her şeyden üstün tutar. İnsanların takdirine ümit bağlamadan, kibir ve gurura kapılmadan, gösterişe kaçmadan iyilik peşinde koşar. Allah’ın ikramı olan merhamet duygusuyla hayra vesile olmanın yollarını arar. Cenâb-ı Hakk’ın kendisine emanet olarak verdiği nimetleri, yine O’nun rızası uğruna harcar.

Mümin, Allah yolunda sevdiği şeylerden infak ettiğinde gerçek anlamda iyiliğe ulaşacağının bilincindedir. O, iyiliğe davet ederek ve iyilikleri çoğaltarak kötülükle mücadele eder. Cenâb-ı Hakkın şu emrini hayat düsturu olarak okur: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü iyilikle önle. O zaman göreceksin ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sımsıcak bir dost oluvermiş!”3

Aziz Müminler!
Ne hazindir ki bugün kötülük kıtalar dolaşmakta, kötülüğe yatırım yapanlar insanlığa büyük acılar yaşatmaktadır. İslam coğrafyasının mazlum köşelerinde Müslümanlar baskı, şiddet ve zulme maruz kalmaktadır. Bilhassa çaresizlik içinde kıvranan, hapsedilen, göçe zorlanan kadınların ve çocukların hali yüreklerimizi parçalamaktadır. Oysaki kadınlar, şefkat kanatlarını üzerimize gererek bizlere karşılıksız iyiliği öğreten annelerimizdir. Yuvamızda iyiliğin çoğalması, mutluluğun ve huzurun kök salması için emek veren eşlerimizdir.  İki cihanda iyilik duamız olan gözümüzün nuru kız evlatlarımızdır. Onları incitmek, merhametten ve adaletten mahrum bir dünyaya mahkum etmek, mağdur ve mazlum durumuna düşürmek hem dinî hem de insanî bir vebaldir.

Muhterem Müminler!
Küçük de olsa, her iyilik değerlidir. İnsanın eliyle, diliyle, malıyla, ilmiyle, tecrübesiyle yapabileceği nice iyilik vardır ki, bir hurma kadar bile olsa Allah Teâlâ onu Uhud Dağı kadar büyütüp bereketlendirir. Yeter ki insan iyiliğe gönül versin ve iyilikten yana olsun! Kötülüklerin, savaşların, yoksulluğun, şiddetin karşısında durarak, iyiliği yeryüzüne hâkim kılmak için çabalasın. Bu çabayı Allah Resûlü (s.a.s), bir hadislerinde şöyle anlatmaktadır: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.”4

Kıymetli Müslümanlar!
İyiliğin, ıslahın, vicdanın, adaletin ve şefkatin izinden gidelim. Kötülüğün, ifsadın, zulmün, fitnenin ve şiddetin karşısında duralım. Dünyayı iyilik değiştirecek, geleceğimizi iyilik kurtaracaktır. Unutmayalım ki, âlemlerin Rabbi olan Allah, yeryüzünde iyiliğin çoğalması için çalışanları muhakkak destekleyecek, onları asla yalnız ve yardımsız bırakmayacaktır.


1 Dârimî, Büyû’, 2.
2 Bakara, 2/177.
3 Fussilet, 41/34.
4 Müslim, Îmân, 78.

CUMA NAMAZI HAKKINDA BİLGİ
Cuma namazı akıllı, baliğ (ergen), hür ve erkek olan her Müslümana farzdır. Cuma namazı tek başına kılınmaz. Cuma namazı, cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan bir namazdır.

Beş vakit namazın şartlarından başka cuma namazının iki şartı daha vardır:
1. Vücûbunun, yâni müslüman üzerine farz olmasının şartları,
2. Sıhhatinin, yâni cuma namazının sahih(kabul) olmasının şartları.

Cuma Namazının Vücûbunun Şartı Yedidir:
1. Erkek olmak, (Kadın ve hünsâ olmamak.)
2. Hür olmak, (Esir veya hapis olmamak.)
3. Mukim olmak, (Seferî olmamak.)
4. Sıhhatli olmak, ( Namaza gidemeyecek kadar hasta olmamak.)
5. Gözleri sağlam olmak, (Âmâ olmamak.)
6. Ayakları sağlam olmak, (Kötürüm olmamak.)
7. Namaza gitmeye mâni ve gitmemeyi mübah kılan bir özrü bulunmamak. (Düşman korkusu, şiddetli yağmur, çamur gibi şeyler cumaya mâni hallerdir.)

Cuma Namazının Sıhhatinin Şartı Altıdır:
1. Cuma namazı kılınacak yer, şehir olmak, (izin ve berât verilen köylerde de kılınabilir),
2. Emir veya vekilinin kıldırması,
3. Öğle namazı vaktinde kılınması,
4. Cemaatin huzurunda hutbe okumak,
5. İmamdan başka üç kişi bulunmak,
6. Cuma kılınan yer herkese açık olmak

Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır.

Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır.

Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır.

İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır.

Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.

Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz