Teravih namazı, Peygamberimizin (sav) Mescid-i Nebevi’de üç veya dört gece cemaatle, kıldırdığı ve daha sonra herkesin evinde ya da mescitte yalnız başına kıldığı bilinmektedir. Teravih namazı ne zaman ve kimin emriyle tekrar cemaatle kılınmaya başlamıştır?
Peygamberimizden sonra Hz; Ebû Bekir (ra.) devrinde de teravih namazını herkes evinde veya mescitte kılmaya devam etmiştir. Hz. Ömer (ra.) halife olunca onun zamanında bir süre böyle devam etmiş, daha sonra Hz. Ömer teravih namazını kılmadaki dağınıklığı görünce cemaati bir imam arkasında toplayıp tekrar cemaatle kılınmasının daha hoş olacağını arkadaşlarına söylemiş ve ashabın ileri gelenlerinden Ubeyy ibn-i Kâ’b’ı imam tayin ederek teravihin cemaatle kılınmasını başlatmıştır.
Hz. Ömer halkın dinî bir heyecan ile bu namazı kıldıklarını görünce “Bu ne güzel bir âdet oldu.” diye sevincini belirtmiştir.
Gerçi teravih namazı birkaç gece de olsa Peygamberimiz tarafından cemaatle kılınmış, ancak Peygamberimiz, ashabın ilgisi karşısında farz olur endişesiyle herkesin yalnız başına kılmasını tavsiye etmişti. Peygamberimizin vefatından sonra bu endişe söz konusu olamayacağı için tekrar cemaatle kılınmasına başlanmıştır.
Hz. Ömer’in, teravih namazını tekrar cemaatle kıldırmasına ashabdan karşı çıkan olmadığı gibi bundan memnun olmuşlar ve ona dua etmişlerdir. Nitekim Hz. Ali (ra.), “Allah Ömer’in kabrini nurlandırsın. Nasıl ki Ömer, mescitlerimizi teravihin feyziyle nurlandırıp şereflendirdi ise.” demiştir.