Kur’an’da tarihin anlatılış amacı ile ilgili ayetler

Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de tarihin anlatılış amacı ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen tarihin anlatılış amacı ile ilgili ayetler.

Kur’an geçmiş dönem olaylarıyla ilgili pek çok örneğe yer verirken, şaşmaz hedefine yönelik muhtelif fonksiyonlar icra etmektedir. Kur’an Tarihin belli dönemlerinde cereyan etmiş bu olayları sahneye koyarken, ya işlediği konuyu örneklendirmekte, ya inananların (veya inkarcıların) içinde bulundukları durumun veya sergiledikleri davranışların tarihte yaşanan benzerlerini hatırlatarak onları teselli (veya tehdit) etmekte, ya çok temel bir ahlak sorununa işaret etmekte, ya da benzer bir amaç gütmektedir. Ama onun gayesi, hiç bir seferinde salt hikayecilik, edebiyat veya tarihî bir olayın tam olarak aktarılması olarak değerlendirilemez. Bu itibarla, Kur’an’ın tarihle ilgili pasajlarını okurken, anlatılan olaylardan kendi hissemize ne düştüğüne yoğunlaşmak ve bu pasajların Kur’an’ın ilk muhataplarının ruh dünyalarında ne gibi değişiklikler yarattığını tasavvur etmek, Kur’an’ın amacını önplana çıkaran bir okuma tarzı olacaktır.

50/36. (Ey Muhammed!) Bunlardan önce, bunlardan daha güçlü, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir, Kurtuluşu var mı? 37. Bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır.

54/51. Sizin benzerlerinizi yok ettik; öğüt alan yok mudur?

7/100. Eski sahiplerinden sonra o yere varis olanlar anlamadılar mı ki, Biz dilesek onları günahlarından dolayı belaya uğratır ve gönüllerini mühürleriz de, artık bir şey işitmez olurlar. 101. (Ey Muhammed!) İşte bu ülkelerin haberlerinden sana anlatıyoruz. Andolsun, onlara peygamberleri açık belgeler getirdi. Önceleri yalanlamış olduklarından dolayı inanamadılar. Allah inkarcıların kalplerini böyle mühürler. 102. Onların çoğunda söze bağlılık görmedik ve onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

20/128. Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız, onları doğru yola sevketmez mi? Doğrusu, bunlarda akıl sahipleri için ibretler vardır.

11/120. Elçilerin haberlerinden senin yüreğini pekiştirecek herşeyi sana anlatıyoruz. Bunlarda sana hak, mü’minlere öğüt ve hatırlatma gelmiştir.

12/111. Onların (peygamberlerin) kıssalarında aklı olanlar için bir ibret vardır. (Kur’an) uydurulacak bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekilerin doğrulanması, herşeyin açıklanması ve inanan bir toplum için bir rehber ve rahmettir.

16/36. Her millete: “Allah’a tapın ve Tağuttan kaçının!” (diyen) bir elçi göndermişizdir. Allah, onların kimini doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklığı hak etti: Yeryüzünde gezin ve yalanlayanların sonlarının nasıl olduğuna bakın!

32/26. Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız, onları doğru yola sevketmez mi? Şüphesiz bunlarda dersler vardır. Dinlemiyorlar mı?

2/134, 141. Bunlar, gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sîzedir. Onların yapmış olduklarından siz sorumlu tutulmayacaksınız.

2/214. Yoksa, sizden önce gelip geçenlerin başlarına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Allah’ın Elçisi ve onunla beraber bulunan mü’minler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek derecede darlığa, zorluğa uğramış ve sarsılmışlardı. Şimdi bilin ki, Allah’ın yardımı çok yakındır.

60/4. İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar -İbrâhim’in babasına: “Senin için bağışlanma dileyeceğim, fakat sana Allah’tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez” demesi dışında- kavimlerine: “Biz sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin taptıklarınızı inkâr ediyoruz, yalnızca tek Allah’a inanmanıza kadar bizimle sizin aranızda ebedî düşmanlık ve öfke ortaya çıkmıştır” demişlerdi. “Rabbimiz! Sana güvendik, sana yöneldik, dönüş Sanadır. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerle deneme; bizi bağışla. Sen Üstün’sün Bilge’sin”.

60/6. Sîzlerden Allah’ı ve ahiret gününü uman kimse için, bunlarda güzel örnekler vardır. Kim yüz çevirirse kendi aleyhine olur. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir, övülmeye layıktır.

4/164. Daha önce sana anlattığımız elçilere ve sana anlatmadığımız elçilere de (vahyetmiştik). Allah Musa’yla ise konuşmuştu. 165. (Onları) müjdeleyici ve uyarıcı elçiler olarak (gönderdik) ki, elçilerin gelmesinden sonra, insanların Allah’a karşı bahaneleri kalmasın. Allah üstün ve bilgedir.

47/10. Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Allah onları yere geçirmişti; bu inkârcılara da onların başına gelenin benzeri vardır. 11. Çünkü Allah inananların sahibidir. İnkârcılar ise sahipsizdir.

22/42-44. (Ey Muhammed!) Bunlar seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nûh kavmi, Âd, Semûd, İbrâhim kavmi, Lût kavmi ve Medyen halkı da peygamberlerini yalanlamış ve Mûsa da yalanlanmıştı. Ama Ben inkarcılara önce süre verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış görsünler. 45. Nice kasabaların halkını haksızlık yaparlarken yok ettik. Artık duvarları, çatılarının üzerine çökmüş, kuyuları kullanılmaz olmuş, yüce sarayları terkedilmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz