İslamda devlet malını çalmanın cezası

İslama göre devlete ait bir mal, eşya veya parayı çalmanın ya da meşru olmayan başka yollarla zimmete geçirmek haramdır. Şahsın malını çalmak nasıl haram ise devlet malını çalmak veya devlete ait mal ve parayı meşru olmayan yollarla zimmete geçirmek de haramdır.

Çünkü devletin malı milletin malıdır. Devletin malını çalmak, milletin malını çalmaktır. Bu çirkin davranış, kul hakkına tecavüzdür ve büyük günahtır.

Ne yazık ki, kul hakkı konusunda hassasiyet gösteren bazı kimselerin, devletin parası söz konusu olunca aynı titizlik içinde olmadıkları görülmektedir.

Örneğin; emekli maaşı alan bir adam ölünce, maaşını geride kalan dul eşi ve evlenmemiş veya evlendikten sonra dul kalmış kız evladı almaktadır. Yürürlükteki kanuni mevzuat bu şekildedir.

Eğer ölen adamın eşi bir başkası ile evlenirse kocasından aldığı maaş kesilir. Bu durumda olan bazı kadınlar maaşının kesilmemesi için hileli yola başvurarak resmi nikahla değil de imam nikahı ile evlilik yapmakta ve maaş almaya devam etmektedirler.

Benzer bir şekilde bazı kız evlatları da şayet evli ise babasının maaşını alabilmek için kocasından resmen boşanmakta, fakat imam nikâhı ile evliliğine devam etmektedir. Evli olmayan kız da aldığı maaşın kesilmemesi için imam nikâhı ile evlenmekte, resmî nikâh yaptırmamaktadır.

Böylece yalan beyanla devleti kandırıp yıllarca hak etmedikleri maaşı almaya devam etmektedirler.

Ayrıca sahte belgelerle kendilerini emekli ettirip hak etmedikleri maaşı alanlara da rastlanmaktadır. Bu yapılanlar devleti aldatmaktır, gayr-i meşru yolla kul hakkı yemektir ve kesinlikle haramdır.

Bu suçları işleyenler, ne büyük bir vebalin altına girdiklerini bilmiş olsalardı, inanıyoruz ki böyle bir yanlışlığa düşmezler, kendilerine helal rızık yolları ararlardı.

Devletin malını ve parasını meşru olmayan yollarla zimmete geçirmek haram olduğu gibi, devlete ait mal ve eşyaya zarar vermek de dinimizce yasaklanmıştır. Çünkü kamu malı milletin malıdır. Bu malda herkesin hakkı vardır.

Şahsın malına zarar vermek haram olduğu gibi halkın ortak malı olan kamu malına zarar vermek de kul hakkına tecavüzdür ve haramdır.

Her Müslümanın, kamu malını kendi malı gibi koruması, zarar vermekten ve zarara yol açacak fiil ve davranışlardan kesinlikle sakınması gerekir.

Devlet kurumlarında çalışan veya devletle iş yapanlar, devlet malının bir emanet olduğunu bilmeli, bu malı kullanırken kendi malından daha titiz davranmalıdır. Devlet parasının harcanmasında da milletin menfaati gözetilmeli, bir kuruşun bile zayi edilmesine fırsat verilmemelidir.

Çünkü devletin parası, milletin parasıdır. Bunda, başında Henüz tüyü bitmemiş yetimler de dahil olmak üzere milyonlarca insanın hakkı vardır. Herkesin; devlet malı konusunda son derece dikkatli olması, çok basit bir şey veya çok az miktarda bir paranın bile haksız olarak zimmetine geçmesinden kesinlikle sakınması gerekir.

Çünkü böyle bir suçu işleyenler kıyamet günü devlet malından çaldıkları şeyler boyunlarına asılı olarak gelecek ve mahşer halkının huzurunda rezil olacaktır.

Devlet malını zimmetine geçirenler hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır:

Kim emanete (kamu malına) hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir ve onlara haksızlık edilmez.” (Ali İmran 161)

Bu ayet, devlet malına el uzatanların yaptıklarının karşılığı olarak layık oldukları cezaya çarptırılacağını göstermektedir.

Nitekim Peygamber Efendimiz devlet malı yiyenlerle ilgili olarak şu uyarıda bulunmuştur:

“(Ey İnsanlar!) Sizden kimi bir iş için görevlendirdiğimizde, o bizden bir iğneyi veya iğneden daha değersiz bir şeyi gizlerse bu bir hıyanettir ve kıyamet günü onunla gelecektir.

Bunun üzerine ensardan siyah bir adam ayağa kalktı ve

“Ey Allah’ın Resulü, bana verdiğin memuriyeti geri alınız.” dedi. Hz. peygamber,

“Sana ne oldu?” diye sordu.

Adam:

“Söylediklerini işittim.” dedi. Bunun üzerine, Peygamberimiz,

“Aynı şeyleri şimdi tekrar ediyorum: “Bir kimseyi herhangi bir göreve memur edersek, o malın büyük, küçük hepsini getirsin, tarafımızdan verileni alsın, yasaklanan şeyden sakınsın.” buyurdu.

Devlete ait bir iğne veya ondan daha değersiz bir şey sorumluluğu gerektiriyorsa, herkesin devlet malı konusunda son derece dikkatli ve duyarlı olması gerekir.

Nitekim Hayber savaşında İslam ordusundan şehit düşenler olmuştu. Ashab-ı kiramdan birkaç kişi gelerek,

“Falanca şehit, falanca şehit.” dediler.

Yine bu savaşta ölen bir adamın yanından geçtiler ve bu da şehittir, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz,

“Hayır, ben onu ganimetten (devlet malından) çaldığı bir abaya bürünmüş olduğu hâlde cehennemde gördüm.” dedi.

Peygamberimizin verdiği bu haberden açıkça anlaşılıyor ki şehit bile olsa, devlet malını zimmetine geçirenler bunun cezasını çekecektir.

Çünkü devlet malında milyonlarca insanın hakkı vardır. Şehidlik gibi yüksek bir makama erişmek bile, bu hakka tecavüz edenleri cezadan kurtarmayacaktır.

Devlet malını meşru olmayan yollarla ele geçirmenin af kapsamı dışında olduğu Peygamber Efendimiz’in şu sözünden de açıkça anlaşılmaktadır. O, şöyle buyurmuştur:

Allah yolunda şehit olmak, kul borcundan başka her günahın silinmesine vesiledir.

Yine devlet malı hususunda Müslümanların dikkatini çekmek üzere, “Mü’min, devlet malına hıyanet etmez.” buyurmuş ve devlet hâzinesine ait değeri fazla olmayan bir malı zimmetine geçiren bir Müslümanın cenaze namazını kılmamıştur.

1 Yorum

  1. Hayırlı günler bilgi için teşekkürler
    Memuriyetteki görevimiz esnasında şahsımıza kullandığımız herhangi ürünlerin yerine affedilmek için tövbe dışında ne yapabiliriz acaba.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz